17. yy. a kadar geriye gidildiğinde kayıtlar göstermektedir ki beyaz temel
renkli kanaryalar mevcuttur ve kalıtım özellikleri ile ilgili çok az çalışma
yapılmıştır. Bu kuşların ya da daha sonra Alama stoklarında ortaya çıktıkları
kaydedilenlerin bizim şimdi adlandıracağımız dominant beyazlar mı yoksa
resesif beyazlar mı olduklarını bilmiyoruz. 1920’lerin sergilerinde dominant
beyaz ile karşılaşıyoruz. Ancak kuşun yeni spontan bir mutasyon mu olduğu
yoksa uzun zamandır süregelen bir döl mü olduğu kayıtlarda yer almıyor.
Adından anlaşıldığı gibi beyaz kanaryanın bu versiyonu dominant heterozigot
versiyondur ve bu yüzden lipokrom renklenmesinin tüm diğer formları üzerinde
baskındır. Sonuç olarak bir kuş dominant beyaz olsun ya da olmasın bu faktörü
taşıyamaz. Bu kalıtım modeli intensive (intensive: yoğun, sık tüyler için
kullanılmış ve hep bu şekilde kullandım-çeviren.) tüyler içinde aynıdır.
Çift 1 DOMİNANT BEYAZ X DOMİNANT BEYAZ
Ww Ww
WW Ww wW ww
W değiştirilmemiş normal geni, w mutant allelomorfu gösterir.
Böylece dominant beyaz ile dominant beyazın bu çiftleşmesinden beklenen
sonuç: %25 Ww normal renkliler, %50 Ww heterozigot dominant beyazlar ve %25
homozigot dominant beyazlar
Çift 2 DOMİNANT BEYAZ X NORMAL
Ww WW
WW WW wW wW
Dominant beyaz ile normalin ( normal kelimesi ile dominant olmayan beyaz
kastediliyor) çiftleştirilmesi ile beklenen sonuç: %50 WW normal renkli ve
%50 wW heterozigot beyazlar.
Eğer iki normal kuşu çiftleştirirsek baskın beyaz yavrular elde edeceğimiz
açıktır.
Örnek olarak her ne kadar dominant beyaz ile dominant beyazı çiftleştirmiş
olsak da bu çiftleştirme tercih edilmez. Çünkü tutulan kayıtlara göre; mutasyon
çift dozda meydana geliyorsa, örneğin homozigot dominant ise yavru yaşayamaz
yani yumurtadan çıksa bile olgunluğa erişemez. Ancak yazar tarafından
araştırılan sınırlı sayıdaki dominant beyaz ile dominant beyaz
çiftleştirmeleri bu verileri doğrulama ya da çürütme konusunda yetersiz
kalmaktadır. Kayıpların nasıl meydana geldiği tam belirtilmediği, yumurtanın
içinde mi yoksa olgunluğa erişememe yüzünden mi olduğu bilimsel bir biçimde
açıklanamadığı için bu kayıtlardaki bilgilerin doğruluğu şüphelidir.
Tüm heterozigot dominant mutasyonlarda baskınlığın dereceleri vardır.
Mutasyonun etkisi gerçek rengi maskeler. Normalde sarıdır ancak tüylerin
arasında lipokrom tarafından renklendirilen bazı izole alanlar ile
karşılaşmak mümkündür. Bu alanlara genellikle uçuş ve kanat tüylerinin
ucunda, boyun bölgesinde rastlanır ve yoğunlukları kuşlardan kuşlara
değişiklik gösteriri. Normal koşullarda beyaz mutasyonun sarıyı maskelediğini
söyledik. Bı bilimsel nedenlerden çok tarihi nedenlere dayanır. Kırmızıyı
maskelememesi için kesinlikle bir sebep yoktur ve bunun yetiştiriciler
tarafından bilinmesinde yarar vardır. Böylece kırmızı bir kuşu “clear” sarı
ile çiftleştirip bir anda yıllarca oluşturmaya çalıştıkları iyi
renklendirilmiş sarı nesli bozmazlar. Carophyll Red veya başka bir sentetik
renklendirme ajanı kullanıldığında dominant beyaz faktör tarafından
maskelenmemiş lipokrom, rengin kırmızıya ya da turucuya değişmesine neden
olacaktır.
“Clear” dominant beyazın sergilenme standardında olması için normal lipokrom
izlerini taşımayan açık parlak beyaz tüylere sahip olması gerekir.Diğer tüm
lipokrom variyetelerinde de olduğu gibi beyaz rengin parlaklığı optik mavi
faktörü taşıyan kuşlar tarafından oluşturulur. Ancak dominant beyazlar söz
konusu olduğunda bu durum karışıklık gösterebilir. Sarı lipokrom elimine
edilmek istendiğinde optik mavi faktör beyazda olduğu gibi lipokrom
renklenmesinin üzerinde etkili olarak onu daha belirgin bir hale
getirecektir. Tam bir cevap olmasa da ileride daha detaylı olarak
değineceğimiz fildişi ( ivory) faktör devreye girecektir. Fildişi faktörün
rolü normal lipokrom rengini modifiye etmektir: sarıya eklendiğinde rengi
parlak sarıdan soluk limon sarısına çevirir. Tahmin edileceği gibi beyaz
üzerinde etkisi yoktur. Henüz değinmediğimiz sebepler yüzünden fildişi
faktörün eklenmesi ayrıca uçuş tüylerindeki herhangi bir lipokrom izini de
yok eder. Uçuş tüyleri lipokrom birikintilerinin en sık oluştuğu
bölgelerdir.Uzun süre dominant beyaz kuşların sadece non-intensive ( yoğun olmayan)
kuşlarla çiftleştirilmesi gerektiğine inanıldı. Artık bu durumun değiştiği
söylenebilir fakat yine de böyle düşünülmesinin sebebi dominant beyaz
faktörün bir şekilde tüy kalitesinde bozulmaya neden olduğuna inanılmasıdır.
Tabii bu doğru olamaz. Çünkü bu faktör tüylerin kalitesinden değil,
lipokromun tüylerde meydana getirdiği renk değişimini sınırlamak ile
görevlidir. Renkli kanarya terminolojisinde dominant beyaz kuş “silver”(
gümüş) olarak adlandırılır ve bu terimin kullanıldığı durumlarda resesif
değil de dominant beyaz kanaryadan bahsedildiği anlaşılmalıdır.